21 Eylül 2010 Salı

Yemek yemek!!

Dikkat ettim de, yemek üzerine hiç entry girmemişim; "Yemek, gezmek ve mekan kurgulu sofistike bir alan" oluşturma iddiama rağmen:)


Önceden, yaptığım yemeklerin ve kurduğum sofraların fotoğraflarını çekerdim. Bu aralar zaman  azlığından mıdır nedir sadece pişirip yemekle meşgul olabiliyorum:)
Yemek yemek demişken, yemek yememekten de bahsetmiş olalım:) Son zamanlarda "karbonhidrat diyeti" isimli diyeti çok sık duyar oldum ya da aldığım kilolardan dolayı benim ilgimi henüz çekti:) 2 gündür uygulamaktayımdır efendim, o nedenle uzun bir süre yemek başlığı altında yazı yazmayabilirim:) Sizin de ilginizi çekerse burdan buyrun..


Huzur veren banyolar..

Kalabalık banyolardan hoşlanmıyorum. Sade ve az renkli olmalı, huzur vermeli insana.. O nedenle banyo tasarımında doğallıktan yanayım. Doğal taşlar, yeşil bitkiler, ahşap ve tabi ki su sesi.. Kulağa bile ne kadar hoş geliyor..


Banyoda favori tonlarım beyaz, krem rengi ve kahverengi tonları. Vitrifiyeler beyaz, zemin kahverengi (hem kullanımı kolay) ve duvarlar krem.. Aksesuar olarak minik hasır sepetleri seviyorum. Hem dağınıklığı topluyorlar, hem de çok şirin görünüyorlar. 


Beyaz çakıl taşları da banyoya hoşluk katan detaylardan.. Bu çakılları hasır yada bambu olan yayvan bir çanağın içine mumlar eşliğinde yerleştirebilirsiniz ya da yeşil bitki saksılarına.. Ben duş teknemin içine yerleştirmeyi tercih ettim:)


Bu tarz bir şıklığı yakalamak için ille de banyonuza tadilat yapmanıza gerek yok.. Yukarıdaki resimde de gayet sıradan malzemelerle şık ve sade bir banyo elde edilmiş. Sadece beğenip yerleştirdiğiniz aksesuarların birbiriyle uyumuna dikkat etmelisiniz...



Yukarıdaki resimdeki gibi mumlar, kokulu sabunlar da kullandınız mı tadından banyodan çıkılmaz valla:) İnsanın ruhunu okşuyor böyle hoşluklar..Biraz şımartın kendinizi :)

Bu arada fotoğraflar çeşitli web sitelerden alındı, hatırlamadığım...


14 Eylül 2010 Salı

Bruges-Belgium

Bruges, Belçika’nın Batı Flandra ilinin başkenti (Bkz.wikipedia:)). Ziyaret etmek istediğim şehirler arasında yer alan Bruges, II. Dünya Savaşı sırasında korunabildiğinden Ortaçağ mimarisini yansıtan bir kent olarak karşımıza çıkıyor. Çok sayıda kanal ve köprü içeren Bruges, adını da bu köprülerden almış. 117.224 kişi (2006) olan nüfusu!!!, İstanbul’un neredeyse tüm ilçelerinden daha az kalabalık olduğunu gösteriyor. Bu güne kadar korunabilmiş olmasını da buna borçlu olduğunu düşünüyorum.


Masal şehri gibi değil mi? Dantel, bira, çikolata, elmas ve beyaz şarap bu şehrin simgeleri haline gelmiş.













Site içerisindeki tüm Bruges fotoğrafları flickr'den alınmıştır. Daha detaylı bilgi isteyenler buraya, şuraya ve oraya bir göz atsınlar:)

1 Eylül 2010 Çarşamba

Veliko Tarnovo

Bulgaristan'ın orta-kuzey bölümünde bulunan Veliko Tarnovo, üç tepe üzerinde, Yantra Nehri kenarında kurulu bir şehir...Tarihi güzellikleri ve mimari dokusu onu görülesi yapan özelliklerinden...

Fotoğrafta, surlarla çevrili bir alanda bulunan kiliseyi görmektesiniz. Surlar içindeki bu alana giriş ücretli. Oldukça yüksek bir noktada bulunan bu kilise, iyi bir manzaraya sahip...
 

Aşağıdaki panoromik fotoğraf, surların üzerinden çekildi. Yantra Nehri'nin kenarında birbirinden güzel evler sıralanmış. Yeşilin tonu insana huzur veriyor...

Nehrin üzerindeki köprülerin birinden çekilmiş bir fotoğraf...Tahta köprü oldukça nostaljik..

..ve bu tahta köprünün uzaktan görünüşü...

 Türkçe ve Bulgarca çok sayıda ortak kelime içeriyor. İşte bir örneği: Bakkaliye:)

Yemek yediğimiz Arbanassi'den (yakınlarda bulunan bir diğer turistik bölge) bir enstalasyon...

..ve Veliko Tarnovo'dan ayrılıyoruz...



Aşağıdaki fotoğrafı flickr'den buldum. Şehrin mimari dokusunun çok güzel bir örneği: 



Bayıldım ben bu köprünün üzerindeki evlere, gidesim geldi buralardan...