31 Ağustos 2011 Çarşamba

Bisiklet vs Paten

Bugün sahilde şımarık çocuklar gibiydim:) Bisikletimden inip paten kaydım, pateni bırakıp bisiklete sarıldım. Bunları yaparken güneşin altında amele yanığı olduğumu da belirtmeden geçemicem:)



30 Ağustos 2011 Salı

Tiramisu

Yapmayı sevdiğim ve becerebildiğim nadir tatlılardandır tiramisu:) Zaten o kadar kolay ki, beceremesem ayıp olurdu. Bugün, klasik yuvarlak pasta şeklindeki tiramisumu yaptıktan sonra bir değişiklik yaptım ve artan malzemeleri kadeh içerisinde değerlendirdim. Bakınız : Resim 1 :)

Resim 1 :)

Gönül isterdi ki bayram bayram bir baklava açabileyim:) Ama o da herkesin harcı değil. En iyisi ben haddimi bilip yapabildiklerimle yetineyim:) 
Tiramisunun yapılışına gelince; kreması için: 4 bardak süt, 3 fincan un, 3 fincan toz şeker ve 1 pk labne peyniri gerekiyor. Süt, un ve şekeri karıştırıp pişirdikten sonra karışımı ocaktan alıp içine labne peyniri ekliyoruz Homojen bir karışım elde edene kadar karıştırıyoruz.. Marketten aldığımız 2 katlı kakaolu pandispanyaları nescafe ile ıslatıyoruz :) Sonra pandispanyaların arasına ve üzerine(en üste) krema sürüyoruz. Son olarak üzerini kakao serperek kaplıyoruz. Resimde gördüğünüz bu işlemlerin kadehte yapılmış olanı:)

Afiyet olsun.

25 Ağustos 2011 Perşembe

Sualtı

Trekearth sitesinde tesadüfen denk geldim Sn. Coşkun Teziç'in albümüne. Kendisi dünyanın bir çok yerini gezmiş ve fotoğraflamış, Türkiye'de ödüller de almış. Benim ilgimi çeken fotoğrafları ise; yarısı sualtı yarısı yeryüzü olanlar.






İlgimi çeken diğer sualtı fotoğrafları:







Büyülü bir dünya değil mi :)


24 Ağustos 2011 Çarşamba

Artık...

...bisikletimle gezebilirim, sahil turlarına çıkabilirim, "çın çın" korna çalabilirim. Artık bisikletim var :)))

Fotoğraf buradan.


22 Ağustos 2011 Pazartesi

Londra Ziyaretim

Başlığı okuyan da bir devlet büyüğü, efendim bir meclis üyesi felan yazmış sanır.. Sanki Buckingham Palas'ta kraliçeyi ziyaret etmişim de ziyaretimden anekdotlar aktarıyorum :) Belki günün birinde o da olur be sevgili okur:)
Fotoğraflarla Londra:






















12 Ağustos 2011 Cuma

Londra

9-19 Temmuz tarihleri arası hem tatil hem de kardeşimi ziyaret amaçlı Londra'daydım. Londra şehri, hem tarihi hem de modern  binalarıyla, düzenli şehir yapısıyla, farklı ırkta insanları bir arada bulundurmasıyla ve daha aklıma gelmeyen bir çok nedenle beni çok etkiledi. Çektiğim 1600 fotoğraftan bazılarını yakında paylaşacağım:)


Çok genel olarak aklımda kalanları aktarmak istiyorum:
  •  Şehirde bisiklet kullanımı çok yaygın. Bisikletler, işlerine giden takım elbiseli insanlar tarafından dahi kullanılıyor ve trafiğin artık birer parçası olmuşlar. Otobüsler ve diğer araçlar onların varlığını öyle kanıksamış ve kabullenmiş ki bisikletliler yavaşlayınca onlar da yavaşlıyor; ezmeye ya da sıkıştırmaya çalışmıyorlar. (Türkiye için ne kadar ütopik bir senaryo!!)
  • Londra'daki İngilizler toplam nüfusun 1/4'ü kadarmış. Sokakta İngilizden çok, farklı uyrukta insan görüyorsunuz. Afrikalı, Amerikalı, Hintli, Çinli, İtalyan, İspanyol... Aynı ortamda, farklı dillerde konuşmalara şahit oldum. Yanımdaki İtalyanca konuşuyor, öbürü İspanyolca, Çince vs..
  • Müzelere giriş ücretsiz. British Museum ve Natural History Museum hayran kaldığım müzelerden.
  • Şehrin merkezinde de dışında da çirkin bina yok! Hepsi filmlerde gördüğümüz:) sıra evlerden..
  • Toplu taşıma ağı çok iyi kurgulanmış. Otobüsle, metroyla şehir merkezini rahatça gezmek mümkün. Otobüs duraklarında yığınla insan yok çünkü otobüsler günün her saati çok sık.
  • Hava maalesef çok serin. Temmuz'da İstanbul'da oldukça sıcak ve nemli bir hava  hakimken orada  serin ve yağmurlu günler geçirmek mümkün (benim gibi).
  • Şehir bana aşırı pahalı geldi. Yemek, ulaşım, giyim... Sterlin, Türk lirasının yaklaşık 2,7 katı; burada 1 TL olan şeyler orada 1 pound olunca otomatik olarak 2,7 kat daha pahalı oluyor. Haa benzin ucuz, arabalar ucuz.. Bi de parfümler:)
  • Marketlerde ve mağazalarda uzuuunn kuyruklar görmem mümkün, özellikle şehir merkezinde olanlarda. Bankalardaki gibi sıra numarası koysalar daha pratik olur sanırım:)
  • Market demişken; o ne kadar çikolata, şekerleme, bisküvi çeşitidir öyle!!! :)
  • Londra tam bir kültür sanat şehri; müzikallerin başkenti diyebilirim. Bir kez müzikale ve bir kez de BBC'nin düzenlediği klasik müzik konserine gitme fırsatım oldu. Boş koltuk yoktu diyebilirim.
  • Soho'da gördüklerim bende saklı kalsın :)
İstanbula dönmemden yaklaşık 2 hafta sonra  haberlerde Londra'daki isyanları görmek beni çok üzdü. O güzelim şehrin yakılmış, yıkılmış sokaklarını düşünmek istemedim:( Tesellim; olayların ben ordayken başlamamış olması. Yoksa daha önce gitmediğim için kendimi suçlardım muhtemelen...
Bu güzelim şehri görmediyseniz gidip görmenizi şiddetle tavsiye ederim ancak olaylardan dolayı maalesef bu yaz değil..Yılbaşında çok güzel, ışıl ışıl bir şehir haline geliyormuş. Yılbaşında ya da seneye yaz aylarında -vakit kaybetmeden:)- gidilebilir diye düşünüyorum. Fotoğraflar çok yakında:)