30 Kasım 2010 Salı

Tweet 2

Demet Sağıroğlu'nun "Arnavut Kaldırımı" klibindeki adam var ya; hani kadınla dans ederken bi ara koca şapkalı kafasını çevirip coşku dolu bir halde "haninaynaya" diye kendinden geçen...İşte onun gibi bi ara işi gücü bırakıp "haninaynaya" moduna geçmek istiyorum, bir "adam sen de"cilik ve bir vurdumduymazlık içerisinde, çılgıncasına.







26 Kasım 2010 Cuma

Photoshop'ta denemeler 2

Fotoğraf makinesindeki fotoğrafları bilgisayara aktarırken, birkaç ay önce eşim tarafından çekilmiş bir fotoğrafa rastladım. Fotoğrafın bana çok anlamlı gelmiş olması, onu duygu yüklü bir havaya bürümek istememe neden oldu ve aşağıdaki çalışma ortaya çıktı. "Bana bir masal anlat baba" dizelerini de yerleştirdikten sonra işlem tamamlandı:)  Fotoğraftaki ufaklık, yeğenimiz Umur... Babasının elinden tutmuş giderken, etrafına manidar bakışlar gönderiyor...


Fotoğrafta kırpma yapmadım, tüm kadrajı aldım. Sadece arka planı beyaz renk yapıp gölge efekti verdim...


25 Kasım 2010 Perşembe

Noel Takvimi

Geçen sene Sofya'da, 24 Aralık'ta kutlanan Noel'e yaklaşırken piyasaya çıkan takvimler vardı -eminim her sene vardır, hatta tüm Hristiyan ülkelerde- ve biz ilk kez gördüğümüz için ilgimizi çekmişti. Aşağıda fotoğrafını göreceğiniz yaklaşık A4 kağıt boyutundaki bu takvimlerin üzerinde 1'den 24'e kadar numaralar karışık olarak sıralanmış ve her birinin altında minik çikolatalar bulunuyor. 1 Aralık itibariyle kullanılmaya başlanıyor ve 24 Aralık'a kadar her gün minik perforeleri yırtıp alttaki çikolatalardan yiyorsunuz:)


Marketlerde çok düşük fiyata satılan bu takvimleri kullanmak (yemek:)) çok zevkli... Bence ülkemizde de özel günler için yapılmalı...Haa ben 24 gün bekleyemedim o ayrı :)

 

Polonezköy Polina Şube

"Polina Şube'ye Polonezköy'e her gidişimde mutlaka uğrarım" dersem yalan olmaz ama yanlış anlamalara sebep olabilirim:) Polonezköy'e zaten ilk kez birkaç sene önce gitmiştim, ikincisi de geçen hafta oldu:)
İlk gidişimizde dolaşırken dışardan farkettiğimiz -farketmemek mümkün değil- sıcak mekanı davet etmişti bizi içeri... İkinci gidişimizde de yine ev yapımı, koca porsiyon pastalarından yiyelim dedik. Polina Şube, ben görmeyeli bayağı değişmiş ya da ilk ziyaretimde farkedememişim; arka tarafta muhteşem bahçesi ve farklı salonları bulunuyormuş! Polonezköy ziyaretinizde oraya uğramanızı şiddetle tavsiye etmeyeceğim, çünkü fotoğraflarını gördükten sonra zaten uğramak isteyeceğinize eminim:)










Ev yapımı pasta reyonu:)



Bu mini havuzda balıklar var!

Bahçedeki küçük kulübede iki hanım kızımız ders çalışıyordu:)

Geveze bir papağan:

Ne güzeller değil mi:

Polina Şube'ye ulaşmak için Polonezköy merkezdeki "Polina Şube" tabelalarını izlemek yeterli. Bu arada internette "Polina Pansiyon" isminde bir yere de denk geldim, sanıyorum mekan aynı...İlgililere duyrulur...



24 Kasım 2010 Çarşamba

Tweet 1

Güneş gözlüğü ile güzel bir şeye, güzel bir manzaraya bakmayı sevmiyorum. Mesela boğaz köprüsünden geçerken, hele bir de hava güzelse, manzara ile arama bir perde gelmesin istiyorum; hemen gözlüğü çıkarıyorum:) Denizin, gökyüzünün ve yeşilin rengini tüm canlılığıyla algılamak istiyorum...Ve tabi İstanbulumun silüetini...


5 Kasım 2010 Cuma

Photoshop'ta denemeler

Bugun, Photoshop programını kullanarak bazı çalışmalar yaptım. İnternette bulduğum bir fotoğrafın farklı versiyonlarını denedim.
Fotoğrafın orjinal hali şöyle:


Biraz kontrastı ve renkleriyle oynadım:


Arka planı siyah-beyaz yapıp sadece kadını ve atı ön plana çıkardım:


Sephia modunda, yağmur efekti verdim:


..ve son olarak fotoğrafa "suluboya efekti" verdim:


Tüm bunları yaparken burdan faydalanmadım dersem yalan olur:)
Görüşmek üzere...

İlave: Çevremdekilerden gelen "Arka planı siyah-beyaz yapıp, kadın ve atı nasıl renkli yaptın?" soruları üzerine sırrımı açıklıyorum:) ancak bir parça Photoshop bilen birinin anlayabileceği bir dille: Önce tüm fotoğrafı siyah-beyaz yapıp, sonra kadının ve atın üzerinde "history brush tool" gezdirdim. Bu eski hallerine dönmelerini sağladı. İşte bu kadar kolay:) 

4 Kasım 2010 Perşembe

Sapphire ve İş Kuleleri

Bir zamanlar Türkiye'nin en yüksek binası İş Kuleleri idi. Ancak hükümranlığı uzun sürmedi. Kiler Grubu'nun Sapphire binasını yapmasıyla ünvanını burun farkıyla kaptırdı:) Aşağıdaki fotoğrafı çalıştığım ofisin teras katından çektim. İş Kuleleri ve Sapphire  karşı karşıya gelmiş birbirlerine meydan okuyorlar. Nedense ben hala İş Kulelerinin tarafını tutuyorum. Cüssesi daha büyük bi kere, Sapphire'i döver..:)


Binaları sırayla tanıtacak olursak; Sapphire, Tekfen Tower, Levent Loft, Sabancı Center ve İş Kule. Bakalım Sapphire ünvanını ne zaman kaptıracak...