14 Aralık 2011 Çarşamba

Ev Yapımı Broş:)

Seneler öncesinden kalma, "O zamanlar bunu nasıl takmışım?" dediğim bir yığın takı vardı evde (hala var:)). Sonra bir gün aklıma bu takıları bozup yeni takılar yapmak geldi. Broş yapma isteğim de işte tam o aralar nüksetti :) Tasarladığım yeni takıları diğer bir yazımda paylaşmayı planlıyorum. Ama önce broşlarım !

Broş yapımında kullandığım malzemelerim:


1:   Tuhafiyeden aldığım büzgülü kurdela
2:   Tuhafiyeden aldığım dantelimsi kurdela
3:   Yine tuhafiyeden aldığım broş iğnesi
4:   Taşlı, lastikli bileklik
5:   Arma
6:   Boncuklu küpelerim
7:   İncili küpeler
8:   İğne ve iplik :)

Boncuk kutumdan çıkanlar (sadece 1-2 tane kullandım) : 


..veee sonuç :)



Fotoğraflarda emeği geçen Sevgili Arkadaşım Zeynep'e teşekkürü borç bilirim:) Ayrıca, kendisine deneme çekimleri, renk ve ışık ayarları için de saygılarımı sunarım :)

Daha önce yaptığım ama maalesef yapım aşamasında fotoğraflayamadığım bir diğer broş: 


Bu broşun incileri yine eski küpelerden alınma. Pembe kurdela, aldığım bir pijama takımının paketinden çıkma, grili orta kısım ise bir nikah şekerinden bozma. Kompozisyon bana ait :)

Görüşmek üzere...

7 Ekim 2011 Cuma

Photoshop'ta denemeler 3

Geçenlerde, yine bloglar arasında gezintiye çıkmışken:) OİP'nin blogu ile karşılaştım ve çizimleri çok hoşuma gitti. Yaptıklarının çok eğlenceli olduğunu düşünerek denemeye karar verdim. Sonrasında bakın bakalım neler oldu:)

Önce çocukların boyama kitaplarındaki tarzda çizimler içeren bir siteden aşağıdaki çizimi buldum:


Sonra da photoshop'ta bir güzel boyadım:) 


Sonra aldım ben bu uyuyan amcayı, terasa çıkardım:)


Sonra da "Ee adamcağız biraz da çayır çimen görsün" diyerek açık havaya çıkardım. Ama o aldırmadı, uyumaya devam etti:)



6 Ekim 2011 Perşembe

Tatlı şeyler

Öğle yemeğinin ardından şööyle güzel bir tatlı ne iyi giderdi değil mi:) Ama bu kadar güzelini bulmak her zaman mümkün olmuyor; bari fotoğraflarıyla avunalım:) 

Renkler süper:


Mor olan favorim:


Basit ve şık görünüyor:


Hımmm:)


Çok şirin ama çok uğraştırıcı:


Sevgiliye özel:


Çok çekici:


Kaşık kaşık yemelik:)



Fotoğraflar buradan alındı. Siteyi gözden geçirdiğinizde yiyecekler dışında da oldukça başarılı fotoğrafların bulunduğunu göreceksiniz. İyi seyirler...


29 Eylül 2011 Perşembe

Kenditarzım 2

Vee kenditarzım'a dün siparişini verdiğim defterim, bugün elime ulaştı! Çok mes'udum:) Defterin boyutunun anlaşılabilmesi için bir de yanına kalem koyarak fotoğrafını çektim:

Fotoğrafa tıklayıp büyültebilirsiniz.

Tavsiye olunur:)


27 Eylül 2011 Salı

Kenditarzım

Tarz sahibi olmak ve daha önemlisi kendi tarzını yansıtan seçimler yapmak her insanı mutlu eder eminim. Ama ne yazık ki her zaman kendi tarzımızı yansıtan seçimler yapma lüksümüz olamıyor. "Çok güzel ama bana yakışmaz", "Çok güzel ama işyerinde olmaz", "Çok güzel ama çok pahalı" gibi söylemleri çoğu kez bir kenara bırakamıyoruz. 
Kenditarzım.com kişinin kendi tarzını yansıtan defterler sunan bir site. Ben de başka bir blogu kurcalarken buldum:) Burada ister mevcut tasarımlardan size uygun olanı seçiyorsunuz, isterseniz kendi tasarladığınız ya da hoşunuza giden herhangi bir resmi kullanarak defter kapağınızı oluşturabiliyorsunuz.


Düşündüm de bu defterlerden çok güzel hediye olur. Hediye edeceğiniz kişinin ismi yazılabilir, hatta şöyle artistik bir fotoğrafı bastırılabilir :)
Gerisi sizin yaratıcılığınıza ve hayal gücünüze kalmış...

24 Eylül 2011 Cumartesi

Sapphire'e mektup

Sevgili Sapphire Alışveriş Merkezi,
İnan seni bu akşam ziyaret etmeden evvel hiç bir ön yargım yoktu, hatta arkadaşlarımın olumsuz eleştirilerini bile bir kenara bırakmıştım. Ama sen ne yaptın ne ettin, bir türlü kendini ispatlayamadın bana. 


Bu akşam sen yine bütün heybetinle İstanbul semalarındaki yerinde duruyor, şehre meydan okuyordun. "Evet" dedim, "Tam zamanı". "Bu akşam Sapphire'i görmeliyim." 
Devasa bir ekranla karşıladın beni. Hemen güvenlikten geçip içeri girdim. Eğrisel çelik tavanınla karşımda uzanıyordun. Galeri boşluğuna doğru yürüyüp aşağı baktım. Gerçekten çok yüksektin. En altta da bir süs havuzun vardı. Ne yalan söyleyeyim: İhtişamlıydın!  


Yürüyen merdivenlerine doğru yürüdüm, yürüdüm. Bir yandan etrafıma bakınıyordum. Mağaza seçiminde ustaca davranmıştın. Gerçekten iyi mağazaların vardı! Derken bir de ne göreyim!


Gördüğüm kolonat (evet evet kolonat) karşısında tüm olumlu düşüncelerim şaşkınlığa dönüştü. Bu kolonların arkasında bir Yunan tapınağı mı vardı? Hayır Sevgili Sapphire. Yanılıyordum. Bu kolonların ardında senin galeri boşluğun vardı. Şaşkınlığı bırakıp ilerlemeye devam ettim. Amacım yemek yemek için bir yer bulmaktı, amacımdan sapmamalıydım.


Dokunmatik bilgi ekranın vardı, evet. Ama kullanmadım. Sezgilerimle yemek bölümünü aramaya devam ettim. Nitekim buldum da.


Yemek bölümündeki tenha restoranların bana göz kırpıyordu. Hepsini teker teker süzgecimden geçirdim. Dikkat ettim de, ortak bir oturma alanın yoktu. Her restoranın oturma alanı ayrıydı. Galeri boşluğundaki bar taburelerin ve masaların hariç. Yemeğimi alıp bar taburelerinden birine oturmaya çalıştım, beceremedim. "Herhalde barda oturma alışkanlığım olmadığından" diye düşündüm. Gene denedim. Hayır, başka bir neden olmalıydı. Tabi ya! Ah Sevgili Sapphire, bar taburesinin masası bu kadar alçak olur muydu? Sorarım sana? Kambur durularak ve dizler masaya çarparak yenir miydi? Yo yo, hayır. İşte bu yakışmadı sana.


Sonra lavaboya doğru ilerledim. Etrafta turistler de vardı. Dikkatimi çeken, yönlendirme tabelalarının sadece Türkçe olmasıydı. Oysaki sen büyüktün; büyük düşünmeli, büyük oynamalıydın! En azından İngilizce olarak da yazmanı beklerdim. Kırıldım.
Artık dönme vaktiydi. Dönerken gözlerim bir süpermarket aradı. Ne de olsa alışveriş merkezlerinin en önemli silahıydı süpermarketleri. Sonra, bir süpermarket gördüm sanki! Evet evet bir süpermarket! "Kiler" adında. Ama o da ne? Neredeyse bizim sokağın bakkalı kadar mıydı, yanlış mı görüyordum! Hemen içeri daldım, bu gördüklerim doğru olamazdı. Üstelik içerde Kiler Radyo çalıyor; "Kazançlı alışveriş" nakaratları tekrarlanıyordu. İşte artık bu son noktaydı. Sen Sapphire, evet Avrupanın en yüksek binası olan ve en iddialı olması beklenen sen, bir mahalle bakkalından öteye gidemeyen bir market barındırıyordun. Burada daha fazla kalamazdım! Gözyaşlarımı içime akıtarak Levent yollarına attım kendimi.


Binadan çıktığımda hava kararmıştı Sapphire. Sen de ışıklarını yakmış, bütün heybetinle İstanbul semalarındaki yerinde duruyor, şehre meydan okumaya devam ediyordun. 


15 Eylül 2011 Perşembe

Chalga

Chalga (Чалга); Bulgaristan'da yapılan pop folk müziğidir. İsmini Türkçe olan "çalgı"dan almaktadır (Bkz. Wikipedia). Düğünlerde çalınan çiftetelli, oyun havaları vs. gibi müziklerin Bulgaristan'daki karşılığıdır da diyebiliriz. Bu konu nerden mi çıktı? Haftasonu Bursa'ya Bulgaristan göçmeni olan iki arkadaşımızın düğününe gittik. Düğünün sonlarına doğru "chalga" çalınmaya başladı ve millet coştu, ben dahil. Ve Sofya'yı ne kadar özlediğimi farkettim :(
Parklarını, külüstür arabalarını & tramwaylarını, eski evlerini, caddelerini özledim. Vithosha caddesindeki Lavazza'da kahve içmeyi, Oborishte'de yürümeyi, Olive's te yemek yemeyi, Bulvar Madrid'deki parkta paten kaymayı, Vassil Levski Stadyumu yanında buz pateni yapmayı, 100 gr Sladki'nin süper pastalarını, jaz barlarını, shopska salatayı ve daha aklıma gelmeyen bi çok şeyi...

13 Eylül 2011 Salı

Sorarım Size:


Yani; hiç yanlış yerde olduğunuz hissine kapıldınız mı? Yanıtınız "evet" ise, evrene gönderdiğiniz enerjiyi bir gözden geçirin derim:) Acaba frekanslarınızda mı problem var? Neden bahsettiğimi hala anlamamış olanlarınız için Aykut Oğut'un "Evrenden Torpilim Var" kitabını öneririm. Evrenmiş, enerjiymiş beni açmaz derseniz bulunduğunuz yerde olmanın keyfini çıkarın :)

8 Eylül 2011 Perşembe

instagr.am vs befunky.com

IPhone'unuz mu yok? En dandik kareleri bile artistik gösteren "instagram" aplikasyonunu kullanamıyor musunuz? Üzülmeyin, tam size göre bi site mevcut:) Befunky.com fotoğraflarınıza çeşitli efektler vermekle kalmıyor, aynı zamanda bu fotoğrafları bilgisayarınıza indirmenizi de sağlıyor. Üstelik çekilişsiz kurasız! Ay pardon; ücretsiz ve üyeliksiz! :))

Örnek çalışmam şöyle:
Orijinal fotoğraf:

HDR:

Lomoart

Old photo

Orton style:

Sun burst:

Favorimin Lomoart olduğunu belirtirken satırlarıma son veriyorum:) İyi denemeler...

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Bisiklet vs Paten

Bugün sahilde şımarık çocuklar gibiydim:) Bisikletimden inip paten kaydım, pateni bırakıp bisiklete sarıldım. Bunları yaparken güneşin altında amele yanığı olduğumu da belirtmeden geçemicem:)



30 Ağustos 2011 Salı

Tiramisu

Yapmayı sevdiğim ve becerebildiğim nadir tatlılardandır tiramisu:) Zaten o kadar kolay ki, beceremesem ayıp olurdu. Bugün, klasik yuvarlak pasta şeklindeki tiramisumu yaptıktan sonra bir değişiklik yaptım ve artan malzemeleri kadeh içerisinde değerlendirdim. Bakınız : Resim 1 :)

Resim 1 :)

Gönül isterdi ki bayram bayram bir baklava açabileyim:) Ama o da herkesin harcı değil. En iyisi ben haddimi bilip yapabildiklerimle yetineyim:) 
Tiramisunun yapılışına gelince; kreması için: 4 bardak süt, 3 fincan un, 3 fincan toz şeker ve 1 pk labne peyniri gerekiyor. Süt, un ve şekeri karıştırıp pişirdikten sonra karışımı ocaktan alıp içine labne peyniri ekliyoruz Homojen bir karışım elde edene kadar karıştırıyoruz.. Marketten aldığımız 2 katlı kakaolu pandispanyaları nescafe ile ıslatıyoruz :) Sonra pandispanyaların arasına ve üzerine(en üste) krema sürüyoruz. Son olarak üzerini kakao serperek kaplıyoruz. Resimde gördüğünüz bu işlemlerin kadehte yapılmış olanı:)

Afiyet olsun.

25 Ağustos 2011 Perşembe

Sualtı

Trekearth sitesinde tesadüfen denk geldim Sn. Coşkun Teziç'in albümüne. Kendisi dünyanın bir çok yerini gezmiş ve fotoğraflamış, Türkiye'de ödüller de almış. Benim ilgimi çeken fotoğrafları ise; yarısı sualtı yarısı yeryüzü olanlar.






İlgimi çeken diğer sualtı fotoğrafları:







Büyülü bir dünya değil mi :)


24 Ağustos 2011 Çarşamba

Artık...

...bisikletimle gezebilirim, sahil turlarına çıkabilirim, "çın çın" korna çalabilirim. Artık bisikletim var :)))

Fotoğraf buradan.


22 Ağustos 2011 Pazartesi

Londra Ziyaretim

Başlığı okuyan da bir devlet büyüğü, efendim bir meclis üyesi felan yazmış sanır.. Sanki Buckingham Palas'ta kraliçeyi ziyaret etmişim de ziyaretimden anekdotlar aktarıyorum :) Belki günün birinde o da olur be sevgili okur:)
Fotoğraflarla Londra: